14 Temmuz 2009 Salı

pembelerden haberler...
















Akfırat'ta arkadaşım Sezerin bahçesindeki pembelerin son hali.Ektiğim fidelerin en büyük domates verecekleri bu bahçedeymiş gibi görünüyor...

10 Haziran 2009 Çarşamba

Yaşam Patentlenemez! GDO'ya Hayır!

Sağlık ve güvenliğimiz için, toplumun geleceği için genetiği değiştirilmiş tohumların ülkemizde ekilmesine izin vermeyelim.
Bu konudaki çalışmalara sadece düşünsel değil katılımla da katkı koyalım.
Ne kadar çok olursak, o kadar var oluruz.

TÜBİDER/TÖF

9 Haziran 2009 Salı

ilk pembe domatesimiz....


23 nisan da pelitköy yunuskent de fidelediğimiz domatesimizin ilk meyvası...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

tohumculuk yasası hakkında

Bizler "Pembe Domates Ağı" (PDA) üyeleri olarak;

Başta; Anadolu'nun en değerli ve en has ürünlerinden olan, yok olmasını önlemek ve daha önceleri olduğu gibi, günümüzde de kuşaktan kuşağa aktarılan "doğal döngüsünü sürdürmek" amacıyla "Evladiyelik ('Heirloom') Pembe Domates"in 4 yıldır yeniden üretilmesine çalışmaktayız. Bizler profesyonel tarım uzmanları, tarıma dayalı ticaret erbabı ya da çiftçi değiliz. Bizler, geniş bahçeleri olmasa da balkonlarda ve saksılarda "kentte tarım" yapılabileceğini gören ve bunu deneyerek başarmış, İnternet üzerinden iletişim kurarak bir toplumsal ağ kurmuş, duyarlı kentlileriz. İçimizde az sayıda olsa da Pembe Domatesi bahçe ve tarlasında yetiştirenler de var. Bir rastlantı sonucu fark ettiğimiz ve balkonda yetiştirdiğimiz ilk doğal pembe domateslerin tohumlarını da kendi aramızda ve "karşılıksız paylaşarak aynı yöntemlerle sürdürülmesi koşuluyla" neredeyse tüm Türkiye'ye yaymış bulunuyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, İsveç, Bulgaristan, Rusya ve daha birçok ülkede lezzeti ve bozulmamış niteliği nedeniyle yüksek değere sahip olan Pembe Domates, tohum paylaşımı sayesinde, kendi yeniden topraklarında değer kazanmış önemli bir tarım ürünüdür. Özellikle "Heirloom" yani genetiği ile oynanmamış, doğal tarımla üretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan tohumlar, endüstriyel tohumlara nazaran kat be kat değerlidir.

Ülkemizde tıpkı Pembe Domates gibi çeşitliliği ve değeri çok yüksek olan 3 bin'den fazla “endemik”; “kendine has”, tarımsal bitki türü ya yok olmuş, ya da yok olmağa mahkûm durumdadır.

Yüzyıllardan bugüne, hiçbir bozulmaya uğramadan çiftçilerin çabalarıyla tarımda "üretilebilirliğini" sürdürmüş bitkilerimizin yok olma fermanı sayılan ve 2011'de yürürlüğe girmesi planlanan "TOHUMCULUK YASASI"nın bu haliyle çıkmasını önlemek, evrene, doğaya ve gelecek nesillere olan en büyük sorumluluklarımızdandır.

Ayrıca, şu sıralar tartışılmakta olan ve yürürlükteki 31/10/2006 tarih ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'na dayanılarak çıkarılması planlanan "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik" taslağında yer alan, "Tohumların Kayıt Altına Alınması" koşulu, bu ülkenin tarımına vurulabilecek büyük bir darbe niteliğindedir. Çünkü tohumunu kayıt altına aldırmayan çiftçinin kaderi, "ıslah yetkisi"ni elinde bulundurarak, tohumculuk alanında faaliyet gösteren, çoğunluğu yabancılara ait şirketlere terk edilmektedir. Yönetmelik, doğal türler üzerinde bireysel hak sahipliği mekanizmasının önünü açmaktadır. Oysa yerel ve doğal türler, binlerce yıl kuşaktan kuşağa devredilen "geleneksel ıslah çalışmaları" sonucu ortaya çıkmış, küçük çiftçilerin ortak emeğinin sonucu gelişmiş tohumlardır.

Bu topraklarda yüzyıllardır, insan emeğiyle tamamen doğal ortamında oluşan evladiyelik tohum ve çeşitliliğini, "kayıt" ve "patent" zorunluluklarıyla yok edecek bu yasa tasarısının ve keza mevcut kanuna bağlı olarak çıkarılacak "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik"in yeniden, uzman kurullar tarafından ve tüm kamuoyu önünde açıkça tartışmaya açılmasını istiyoruz.

27 Nisan 2009 Pazartesi

pembe fidelerin ilk kısmı bahçedeki yerini aldı







Pembe fidelerimizin ilk kısmı arkadaşımız Yasemin'in Burhaniye Pelitköydeki evini arka bahçesine yerleştiler.Giderken bir tane fire verdik.



19 Nisan 2009 Pazar

pembelerin son hali

İki nisanda toprakla buluşturduğum tohumlar daha çok küçükler.Akfırat da arkadaşım Sezer'in bahçesine gidene kadar balkonda büyümeye devam edecekler.
10 matta toprakla buluşan pembeler.Onlar 23 nisanda Ayvalık da arkadaşım Yasemin'in bahçesine fidelenecekler.

18 marta toprakla buluşan tohumların fideleri daha boylu odu.Onların da yarısı Ayvalık yolcusu kalanlarını da Firdevs hanımla paylaşacağız.






4 Nisan 2009 Cumartesi

10 martta toprakla buluşan tohumların geç
kalanları biraz küçük kaldılar...

10 martta toprakla buluşturduğum pembelerin son hali...

16 Mart 2009 Pazartesi

suyuna sahip çık...

su mal değil haktır...suyunuza sahip çıkın..

12 Mart 2009 Perşembe

mudanya gezimiz 07-08/03/2009


Dünya kadınlar gününde canım arkadaşlarımla Mudanyadaki arkadaşımız Duygu Sayar 'ı ziyaret ettik.Her 8 martta küçük gurubumuz toplanıyor ve yaptığımız programı uyguluyoruz.bu sene 8 mart pazar gününe denk gelince Mudanya ayağımız olan Duygu 'ya gitmeye karar verdik.Sevgili eşim hastalığına rağmen bizim feribot biletlerimizi aldı.Gezi yeri biletler tamam ancak feribot saati tam bir kabustu bizim için.Hepimiz Anadolu yakasında oturuyoruz ama feribot 07:30 da Yenikapıdan kalkıyordu.Sabah ulaşımımız ve toplanmamız zor olacak düşüncesiyle akşamdan hoşgörüsü ile dünyaları kucaklayan kayınvalidem Reşide hanım da Yedikule de toplandık.Sezer,Firdes,Tülin,Dilfiraz,Saniye ve Şazimet ten kurulu topluluğumuz her bir araya geldiğinde olduğu gibi konuşmak ve gülmek konusundaki maharetini 6 mart geceside sergiledi.Firdes arkadaşımızın son anlattığı iki fıkrayla gecenin kapanışını ancak 02:00 de yapabildik.sabah saat 06:00 da herkes ayaktaydı.kolayca Yenikapı 'ya ulaştık.Sezerin poğçalarıyla yapılan günün ilk kahvaltısı bizi kendimize getirdi.Güzel ve kısa bir yolculuktan sonra Güzelyalı ya ulaştık.yolculuk sırasında bir kadın yolcu baygınlık geçirdi.Ancak feribotta bir sağlık memuru ve doktor olmadığı için ananons yapıldı doktor arandı.İdo'nun arabalı veya arabasız yüzlerce kişiyi taşıdığı feribotta revir var ancak görevli yok.Hastanesi olup da doktoru olmayan pek çok ilçemiz ve ilimiz gibi.Güzelyalı da hasta bayanı ambulans karşıladı.Bizi de güzelyalı daki iskelede ev sahibimiz Mehmet bey bekliyordu.Kendisi bizim aracına sığmayacağımızı düşünerek başka bir araç daha tutmayı teklif ettiyse de biz hep beraber aynı araca sığabileceğimizi ona ispatladık.Hepimiz incecik birer fidanız nede olsa....Duygunun bizi kucaklara sığmayan sevinciyle karşılaması görülmeye değerdi.Kahvaltısı ve börekleri ise ayrıca iltifat gerektiriyor...Kahvaltıdan sonra Bursa ve Cumalıkızık gezisi teklifi gündeme geldi ve büyük bir heyecanla kabul gördü.Ancak bu sefer 2 araçla yola çıktık.Duygu ve Dilfiraz araçları kullandılar.Hafta sonu boyunca üzerimizden eksilmeyen yağmur bulutu tam bu sıralarda belirdi. Cumalıkızık ilk uğrak yerimiz oldu.O yağmur altında dahi kendine ait bir havası, sizi içine çeken bir sıcaklığı vardı.8martta açılacak dernek içinde köylü hanımların koşuşturması heyecanı görülmeye değerdi.Muhtar Ahmet Kuş ve dernek başkanı Nevin Aktaş bizi ağırladılar.Çalışmalarını anlattılar.Evlerin avlularını, tarih boyunca çok suyun aktığı bu sokakları yağmur altında gezip sıcak ekşi maya ekmeklerini,cevizli ekmeklerini alıp gözlemelerinin tadına baktık.Köylü hanımların ellerinden çıkan tarhanalar, reçeller, turşular, baklavalar, Cumalıkızık ziyaretçilerini bekliyor.Cumalıkızık restorasyon çalışmaları için gün sayıyor.Belki bu haliyle son görüşümüz olacak.Cumalıkızık'ı ardımızda bırakıp Bursa'a yöneldik.Bursanın yolları İstanbulu aratmıyor trafik yağmurunda etkisiyle sıkışık.Aynı zamanda şehir merkezinde seçim mitingi de var.Bursa kitap fuarı var.Sıkışıklık için ortam hazır.İki arabayız bir arada değiliz tabi bundan sonra anlatacaklarım akşam saatine kadar küçük opel araçtaki 3 kişinin gezdiği gördüğü yerler.Zorunlu bir ayrılış yaşadık Bursa da. Kapalıçarşıda Ulu camide karşılaştık arkadaşlarla.diğer arkadaşlar da kendileri anlatacaklar gezinin benden kaçan bölümlerini.Kapalıçarşının restorasyonu devam ediyor.Kalabalık,küçük hanlardan büyük hanlara büyük hanlardan küçüklere bağrış çağırışlar arasında akıp gidiyor.Kendimizi biz de akıntıya bırakıp kalabalıkla hareket ediyoruz. Her yere girip çıkıyoruz.Koza han gurupta herkesin ortak beğenisini kazanıyor.ulu camiye 15yıl önce gitmiştim havuzun kenarında oturmuş suyun sesini dinlemiş huzur bulmuştum.o hayalle gittim ama kapıdan iki adım atıp geri çıktım havuzun etrafı tahta bir perdeyle kapatılmıştı.restorasyon varmış içimden ve dışımdan söylenerek camiden çıktım hayallerim yıkılmıştı. Çarşı gezisine devam ederken.Bir dinlenme molası verelim dedik.Caminin karşısında Ömür Köftecisine girdik.Ortada büyük bir soba vardı.Yağmurdan gelmiş olan bizler için çok çekiciydi.Tülin,Dilfiraz ve Şazimet üçlüsü bir çorba ve iki köfte söyledik.Arkadaşlarımızı aradık sizde gelin diye ama onlar yetişemediler sebebini kendileri anlatır bize.Her şey çok güzeldi. ortam ,garsonların ilgisi, bilgisi, saygısı çok memnun müşteriler olarak ayrıldık ömür köftecisinden.Diğer araba sakinleriyle kısa bir buluşma ve görüş alışverişi yaptık hedef belirledik Yeşil Türbeye doğru harekete geçtik.Arabamızı bıraktığımız yere yöneldik ama alışveriş yapma isteği bizi yavaşlatıyordu.Açık pazarın olduğu sokağa daldık.Sebzelerin tazeliği, yeşilliklerin güzelliği,zeytinlerin ucuzluğu her pazar dolaşması gibi beni benden aldı.Tülin e alışveriş konusunda köstek olarak pazardan çıkmayı başadık.Aracımıza ulaştık.Pastaneden bir Yeşil Türbe tarifi aldık.Hızlı şöförümüz Dilfiraz bizi Yeşil Türbeye ulaştırdı.Ancak dışardan görebildik Yeşil Türbeyi restorasyon sebebiyle kaplı.Bir hayal kırıklığı daha.Duygu arkadaşımız bizim için müzikli bir yemek ayarlamıştı , onun için botanik parka yöneldik.4 saatlik uykuyla pek başarılı bir eğlence olmadı ama yemekler özellikle de etler güzeldi.Duygunun kızı Simge ,damadı Korhan,torunu yakışıklı akıllı anneannesi duygu gibi insan sevgisiyle dolu Karhan bizi akşam yalnız bırakmadı.Kızlar masasına renk kattılar.Çok geç sayılmayacak bir saatte yatak yatak diye Duygunun evine yöneldik.Süper bir uykudan sonra yapacak çok şey var....

ilk pembe domates serüvenim başlıyor




merhaba ...
ilk pembe domates serüvenime pembe domates tohumlarımı toprakla buluşturarak başladım.Pda deneyimleri okundu ve okumaların ışığında kıymetli tohumlar toprağa serildi.Heyecan ile uç vermelerini toprakta yükselişlerini bekliyorum...